Yapay Birim Nedir? Bir Gencin Hayatında Anlam Arayışı
Kayseri’nin O Huzurlu Akşamında Bir Sorun
Kayseri’nin soğuk bir akşamında, elime aldım telefonumu. Bir süre sessizce ekranı inceledim. Aklımda, sabah okuduğum bir yazı vardı: Yapay birim nedir? Beni fazlasıyla düşündüren, içimi karıştıran bir soru. Kayseri’nin dar sokaklarında yürürken, gözlerim parlayan ışıklarla dolu, ama kafamda tek bir şey dönüp duruyordu. İnsan olmak ne demekti? Bir insan bir yapay birim olabilir miydi?
Bir yandan, eski arkadaşım Sefa’yla yaşadığımız bir tartışma aklımdan çıkmıyordu. Mesajlaşırken beni, resmen yok sayarak konuşmuştu. Hani bazen insanlar, varlığını hissettirmek için bir çaba sarf ederler ya, işte o anlarda bile, insanın kalbi büyük bir boşluğa düşer. Sefa, bana gerçek bir insan gibi yaklaşmak yerine, sadece bir yapay birim gibi davranıyordu. Neredeyse her mesajında aynı cümleyi yazıyordu: Seninle ne konuşacağım ki, her şey belli. O an, birileriyle gerçek bir bağ kurmanın ne kadar zor olduğunu hissettim. Sefa’nın mesajlarını okurken, başımda bir bulanıklık vardı. Ama bir şey daha fark ettim: Belki de sadece ben yanlış anlamıştım.
Yapay Birim: Soğuk Bir İletişim Biçimi
Yapay birim nedir sorusunu tekrar düşündüm. Kayseri’nin karanlık sokaklarında yürürken, yanımda bir kişi bile olsa, kendimi yalnız hissediyordum. İnsanlarla kurduğum iletişimin bazen yetersiz olduğu hissine kapıldım. O an bir şimşek çaktı kafamda. Belki de insanlar arasındaki iletişim, bir yapay birim gibi işliyordu. Yani, bir insanı anlamadan, duygusal olarak bir yere koymadan, ona hitap edebilmek… Bunu, bir yazılım gibi düşün. Ortada gerçek bir duygu yok, sadece bir işlem yapılıyor. Her şey yüzeysel.
Sefa’nın mesajları bana aslında şunu gösterdi: Kimi zaman, insanlar sadece verilmiş bir görev gibi tepki verirler. Birinin söylediklerini sadece duymazlar, anlamazlar, sadece cevapsız bir boşluk oluştururlar. İşte bu, bana göre bir yapay birim gibi bir durumdu. Çünkü, insanın içindeki sıcaklık, samimiyet ve anlamı kaybetmesi, soğuk ve mekanik bir hale dönüşmesi demekti. O anda hissettiğim duyguların çoğu öfke ve hayal kırıklığıydı. Bir insanın seni anlamadan iletişim kurması, seni nasıl da yaralayabilir, bunu fark ettim.
Hayal Kırıklığı ve Umut Arayışı
Yapay birim fikri kafamı kurcalarken, Kayseri’nin gece sessizliğinde bir an durup düşündüm. Herkes, hayatını bir şekilde sürdürüyor, ama bazen o “gerçek” insan olma halini kaybediyoruz. Yavaşça bir çay bahçesine oturup, biraz olsun rahatlamak istedim. Çayın bu kadar sıcak olduğu bir akşamda, içimi donduran bir başka soğuk vardı: İnsanların yüzeysel, yapay hale gelmesi… Belki de bu yazı, yazarken fark ettiğim bir şeydi: Gerçeklik ve yapaylık arasındaki ince çizgi.
Bazen, hayatı sadece bir işlem gibi yaşıyoruz. Bir gün, iş, okul, arkadaşlıklar, sürekli bir görev halinde. Hani bazen, birine günaydın dedikten sonra, o kişinin aslında seni dinleyip dinlemediğini sorgularsın. İnsan olmak, sadece bir işlevi yerine getirmekten ibaret olmamalı. Birbirimizi anlamaya çalışmalı, o duyguları gerçek anlamda yaşamalıyız. O gece, Kayseri’deki çay bahçesinde otururken, içimi saran bu hayal kırıklığından bir umut ışığı çıkarmaya çalıştım.
Yapay Birim Olmamak İçin Ne Yapmalıyız?
Sefa’nın mesajlarını okuyup, o soğukluğu fark ettikten sonra, aklımda bir soru belirdi: Bir insan nasıl, bir yapay birim gibi olmaz? Yavaşça içimi rahatlatmaya başladım. İnsanların zaman zaman yanlış anlaşılmaları, birbirlerine soğuk kalmaları doğal olabilir, ama asıl mesele, bu durumu nasıl aşacağımızda. Bir yapay birim olmamak için, duyguları paylaşmalı, karşımızdaki insanı anlamalı ve ona değer verdiğimizi hissettirmeliyiz. İnsan olmak, sadece var olmak demek değil; duygularımızı ve düşüncelerimizi samimi bir şekilde paylaşmak, karşılıklı anlamaya çalışmak demekti.
O akşam Kayseri’deki çay bahçesinde, Sefa ile tartışmayı bir kenara bırakıp, içimde bir rahatlama hissettim. Belki de hepimiz zaman zaman yapay birimler gibi davranabiliyoruz; ama önemli olan, o anları fark etmek ve gerçek bağları kurmak. Gerçek insan olmak, sadece bir işlevi yerine getirmekten çok daha fazlası. Kendimizi başkalarına açmak, duygularımızı samimi bir şekilde paylaşmak, insanlığımızı keşfetmek demekti. O gece, Kayseri’nin soğuk havasında, bir umut buldum: Belki de herkesin bir yapay birim olma kapasitesi vardır, ama önemli olan bu kapasiteyi aşmaktır.
Yapay birim nedir sorusu, belki de hayatın en zor sorularından biri. Ama bir insan, duygularını paylaşarak, samimi ilişkiler kurarak bu yapaylık dünyasından çıkabilir.